HESA AB, akınlara karşı Türkiye’yi kendine tampon ve karakol yaptı
ANKARA - HESA Ekonomi Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç
ANKARA - HESA Ekonomi Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Ramazan Taş, Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'nde imzalanan 'Göçmen Geri Kabul Anlaşması'nın en önemli sonucunun; Avrupa Birliği’nin 1963’ten beri üyelik peşinde koşan Türkiye’yi AB üyesi ve ortağı yapmak yerine Avrupa’yı göçmen, sığınmacı, mülteci akınlarından koruyan bir tampon ülke, bir karakol ülke yapması olduğunu kaydetti.
Turgut Özal Üniversitesi İİBF İktisat Bölüm Başkanı da olan Doç. Dr. Ramazan Taş, gelecekle ilgili göç ve sonuçları projeksiyonu yaptı. Halen Türkiye’de 3 milyona yakın mülteci olduğunu ve bundan sonra mülteci akınının çığ gibi büyüyeceğine dikkat çeken Doç. Dr. Ramazan Taş, şöyle devam etti: “Çünkü 29.11.2015 tarihli 1. Türkiye-AB Zirvesi'nde varılan geri kabul anlaşmasına göre Türkiye, mevcut 3 milyon mülteciye ve bundan sonra sadece Suriye’den değil, Asya, Afrika dahil dünyanın her yerinden Türkiye’ye gelecek kaçak göçmenlere yasal göçmen statüsü verme, onları işe yerleştirme ve onların barınma, eğitim, sağlık gibi hayat şartlarını iyileştirme taahhüdünde bulundu. Böylece bugüne kadar dünyanın her yerinden daha iyi yaşam, daha iyi iş umuduyla Avrupa’ya akın eden göçmenlerin kıblesi artık Avrupa değil Türkiye olacak. Sadece son 3 ayda 1 milyona yakın Asyalı ve Afrikalı göçmenin yasal olmayan yollardan Ege Denizi’ni aşarak Avrupa’ya akın ettiği hesaba katıldığında, bundan sonra her yıl milyonlarca Asyalı ve Afrikalı göçmen daha iyi yaşam, daha iyi iş umuduyla artık Türkiye’ye akın edecek. AB’nin Türkiye’ye vereceği 3 milyar Euroluk destek, mevcut 3 milyon mülteci dikkate alındığında bile mülteci başına sadece 100 Euro’luk bir destek anlamına gelir ve Türkiye’nin üstlendiği mültecilere iş verme, hayatlarını kolaylaştırma yükünün bugün için bile sadece yüzde 1’ini karşılar. Peki bundan sonra her yıl çığ gibi katlanarak büyüyecek ve Türkiye nüfusunun kısa vadede yüzde 10’una, uzun vadede yüzde 50’sine ulaşabilecek göçmen kitlesinin ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçlarını karşılama yükünün altından Türkiye nasıl kalkabilecek?”
AVRUPA'YA SADECE VASIFLI GÖÇMENLER...
HESA Direktörü Doç. Dr. Taş, bundan sonra Avrupa’nın sadece vasıflı, nitelikli, üretken, yasal göçmen akınıyla ekonomisini ve nüfusunu canlandıracağını, küresel rekabet gücünü artıracağını, göçmen yükünü hafifleteceğini belirterek, “Türkiye ise geri kalan vasıfsız, niteliksiz, kaçak, suç işleme potansiyeli yüksek üretken olmayan göçmen akınıyla cebelleşecek. Hızla artacak kayıtdışı ekonomi, suç ekonomisi, işsizlik ve yoksullukla Türkiye ekonomisinin rekabet gücü çökecek. Türkiye, 'İnsani Gelişim Endeksi'nde geriye gidecek, kontrolsüz biçimde hızla heterojenleşecek sosyolojik ve kültürel yapı nedeniyle sosyal ve siyasi patlamalara hazır hale gelecek." tespitini aktardı.
"ORTA DOĞU’DAKİ İSYANLARI VE KARGAŞALARI DOĞURAN SOSYOLOJİK ORTAM, GENÇ İŞSİZLİKTİ"
Özellikle Doğu ve Güneydoğu’nun düşük nüfus yoğunluklu demografik yapısının planlı göçmen akınlarıyla değişmesinin, küresel oyuncuların bölgesel bağımsızlık ve özerklik oyunları için elverişli bir sosyolojik, psikolojik, ekonomik bir ortam doğurabileceğine işaret eden Taş, “Unutmayalım, Arap Baharı denen ama aslında Arap Kışı olan Orta Doğu’daki isyanları ve kargaşaları doğuran sosyolojik ortam, genç işsizlikti. Türkiye’nin yüzde 20’yi aşan genç işsizliği, AB ile imzaladığı Göçmen Geri Kabul Anlaşması sonrası hızla yüzde 40’lara tırmanabilir ve ülkemizde bir 'Türkiye Kışı'na zemin hazırlayabilir.” uyarısında bulundu. CİHAN