Değirmendere'de Sel Riski: Uzmanlardan Uyarı Geldi
Uzmanlar, Değirmendere'de sel felaketi riski bulunduğunu belirtti. Plansız müdahalelerin etkisiyle riskin arttığı ifade edildi.
Uzmanların yaptığı açıklamalara göre, Değirmendere'de taşkın riskinin artmasında yukarı havzada gerçekleştirilen plansız müdahalelerin büyük rolü var. Gümüş, "Son yaşanan sel felaketlerini herkes biliyor. Bu nedenle Değirmendere özelinde yeni bir sel felaketinin yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor. Yüksek yağış miktarları belirli yıllarda tekrar ediyor ve bu duruma 'taşkın tekerrür süresi' diyoruz" dedi.
Geçmişteki Sel Felaketleri
Gümüş, Değirmendere'de 1930 ve 1933 yıllarında can kaybına neden olan sellerin yaşandığını hatırlatarak, "1959 yılında yine benzer bir felaket meydana geldi ve 1990 yılında yaşanan sel, Değirmendere'yi adeta yerle bir etti. 1990'dan bu yana 35 yıl geçti ve önceki felaketler arasında yaklaşık 30 yıllık periyotlar gözlemleniyor. Bu durum, benzer bir taşkının yeniden yaşanabileceğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Bunun yanı sıra, Gümüş, yukarı havzalarda yapılan yanlış uygulamalara dikkat çekerek, "Ormanların içinden geçen yollar ve milli park alanlarında çok sayıda yol inşa ettik. Bu yollar, yağmur sularının en fazla süzüldüğü alanlar olarak biliniyor. Dolayısıyla bu yollar üzerinde biriken yağmur suları, taş, çakıl ve topraktan oluşan 'rusubat' dediğimiz malzemeyi hızla taşımaktadır. Bu nedenle, 1990'daki sel felaketinden daha fazla rusubat akışı yaşanması muhtemeldir" dedi.
Altyapı Çalışmaları Gerekiyor
Gümüş, Trabzon-Gümüşhane karayolu inşasının dere yatağını olumsuz etkilediğini belirtti. "Dere yatağını daralttığınızda su, hortumdan sıkılmış gibi yüksek hızla akar. Bu durum, taş ve toprakla birleştiğinde yıkıcı etkileri artırır. Dolayısıyla, 'Değirmendere'de yeni bir sel felaketi beklemeliyiz' demek yanlış olmayacaktır" diye konuştu.
Değirmendere Havzası'nda yerleşim yerleri, otogar, sanayi tesisleri ve fabrikaların bulunduğunu hatırlatan Gümüş, "Bunların zarar görmemesi için şimdiden tedbirlerin alınması gerekiyor. Tersip bendleri ve taşkın kanalları yapılmalı. Örneğin, aşırı yağış anında suların Çağlayan gibi bölgelerden tüneller aracılığıyla denize ulaştırılması düşünülmelidir. Trabzon'u korumak için bu yaklaşımların hayata geçirilmesi şart" ifadelerini kullandı.