İstanbul'da Gençler Arasında İnme Vakalarının Yüzde 17'si 50 Yaş Altında

Türkiye'de her yıl ortalama 200 bin yeni inme vakası kaydediliyor. Uzman Dr. Vugar Jafar, 2019 tahminlerine göre ülkede yaklaşık 125 bin yeni inme vakası meydana geldiğini ve toplamda 1 milyon 80 bin kişinin inme geçirdiğini belirtti. Her yıl inmeye bağlı olarak yaklaşık 50 bin kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Jafar, vakaların yüzde 17'sinin 50 yaş altındaki bireylerden oluştuğunu vurguladı. Bu durum, genç yaş grubunda da riskin arttığını göstermektedir.

2020 yılı verilerine göre Türkiye'de toplam 507 bin 938 ölüm gerçekleşirken, bunlardan 183 bin 109'u kalp-damar hastalıklarına, 35 bin 880'i ise inmeye bağlı olarak yaşandı. Bu rakamlar, inmenin kalp-damar hastalıklarıyla birlikte Türkiye’de en sık ölüm nedenlerinden biri olduğunu gösteriyor.

İnmenin belirtilerinin genellikle aniden ortaya çıktığını belirten Dr. Jafar, yüz kayması, kolda ve bacakta güçsüzlük, konuşma bozukluğu gibi bulguların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Erken müdahale, beynin onarılamaz hücre kaybını önlemek için kritik bir öneme sahiptir. İnme belirtileri geçici olarak düzelmiş olsa bile, bu durum mutlaka bir uyarı sinyali olarak değerlendirilmelidir. Yüzde asimetri, konuşma bozukluğu veya kol kaldırmada zorluk gibi durumlarda en yakın acil servise ulaşmak hayati önem taşır.

Tedavi sürecinde 'altın saat' olarak adlandırılan ilk 4,5 saatlik sürenin kritik olduğunu belirten Dr. Jafar, bu süre içinde özel kan sulandırıcı tedavilerin uygulanabileceğini ifade etti. Uygun hastalarda girişimsel nöroloji uzmanları tarafından yapılan beyin anjiyografisi veya trombektomi ile pıhtının mekanik olarak çıkarılması mümkün olmaktadır. Erken müdahale hastanın yaşam kalitesini korumakta büyük rol oynamaktadır. İnme sonrası rehabilitasyon süreci, fiziksel ve bilişsel iyileşmede de önemlidir. Farkındalık ve zaman, inmede en güçlü tedavi unsurlarıdır.