Kültür Sanat »

Antalya'da Akdeniz Üniversitesi Tarafından Yapılan Araştırma Bilim Dünyasında Ses Getirdi

Akdeniz Üniversitesi'nde gerçekleştirilen araştırma, Batı Anadolu'daki yerel avcı-toplayıcı toplulukların, tarımcı gruplarla kaynaşmasını ortaya koyarak tarihsel sürecin farklı yönlerini aydınlattı. Çalışma, kültürel benzerliklerin genetik verilerle her zaman örtüşmediğini gösteriyor. Araştırmada elde edilen bulgular, bölgedeki Neolitikleşme sürecinin karmaşık dinamiklerini gözler önüne seriyor.

Akdeniz Üniversitesi tarafından yürütülen araştırma, Batı Anadolu’daki yerel avcı-toplayıcı toplulukların, yaklaşık 9 bin yıl önce Orta Anadolu'dan gelen tarımcı gruplarla hem kültürel hem de biyolojik etkileşimlerinin önemli bir kısmını ortaya koydu. Bu kaynaşma, bazı bölgelerde Neolitik yaşam tarzına geçişi hızlandırırken, diğer bölgelerde ise kültürel alışveriş yoluyla gerçekleştiği belirlendi. Özellikle Likya Bölgesi’nde yerel avcı-toplayıcıların, Orta Anadolu kökenli gruplarla birleşimi sonucunda ortaya çıkan genetik profilin Ege üzerinden Avrupa’ya yayıldığı tespit edildi.

Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri, kültürel benzerliklerin genetik benzerliklerle her zaman örtüşmediğini göstermesi oldu. Batı Anadolu’daki mimari, gömü adetleri ve taş alet teknolojisi gibi unsurların, topluluk hareketlerinden ziyade fikir alışverişi ve bölgesel iletişimle yayıldığı belirlendi. Bu durum, arkeolojide sıkça kullanılan "çömlek insan değildir" ifadesinin genetik verilerle desteklendiği nadir örneklerden biri olarak değerlendirildi.

Çalışma kapsamında, Akdeniz Üniversitesi bünyesinde yürütülen kazılardan elde edilen veriler, Batı Anadolu’nun yalnızca dışarıdan gelen göçmenlerle değil, yerel toplulukların katılımıyla şekillendiğini gösterdi. Aktopraklık, Bademağacı ve Ulucak gibi yerleşimlerin incelenmesiyle, bölgenin kültürel ve genetik açıdan özgün bir sentez alanı olduğu kanıtlandı.

Bu çığır açıcı çalışma, Anadolu arkeolojisi ve Avrupa'daki ilk tarımcı toplumların kökenleri açısından büyük bir önem taşıyor. Elde edilen bulgular, Neolitik yaşam biçimine geçişin basit bir göç dalgası olmadığını, bölgesel etkileşimlerin ve kültürel aktarım süreçlerinin birlikte işlediğini açıkça ortaya koyuyor.

Girmeler yerleşim alanı, Tlos Antik Kenti'nin kuzeyinde yer alıyor ve iki farklı karstik mağara ile höyük yerleşiminden oluşuyor. 2009 yılında sistemli araştırmalara başlayan ekip, bu alanda MÖ 14. bin yıl izlerine rastladı. Girmeler, Anadolu'nun batısında hem Mezolitik hem de Neolitik dönemlere ait yaşam izleri taşıyan nadir yerleşimlerden biridir. Kazı çalışmaları, bölgenin tarihine önemli katkılar sunmaya devam ediyor.


Daha fazlası ve daha hızlı bilgi için sizde;
Facebook'ta @mersihnaber 'i
Instagram'da @mersinhaber 'i veya
Twitter'da @mersinhaber 'i takip edebilirsiniz.
İlk olarak anlık gelişmeleri sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz.. Dilerseniz sosyal medya hesapları üzerinden sizlerde bir olayı ihbar edebilir veya bir gelişmeden bizleri haberdar edebilirsiniz.