Yeni yılın gelişi, insanların psikolojik olarak yeni başlangıçlar yapma arzusunu tetikliyor. Uzman Klinik Psikolog Beste Çokaygil, insan beyninin belirli zaman dilimlerine anlam yükleme eğiliminde olduğunu ifade etti. "Pazartesi, ay başı ve doğum günleri gibi tarihler, zihnimizde 'yeni bir başlangıç' duygusunu uyandırır" diyen Çokaygil, özellikle yılbaşının bu etkiyi daha belirgin hale getirdiğini vurguladı. Yeni yıl düşüncesi, insanlara geçmişi geride bırakma ve yeniden başlama mesajı verirken, bu durum iç enerjiyi artırmakta ve hedeflerin daha ulaşılabilir hale gelmesini sağlamaktadır. Bu nedenle birçok insan yılbaşına yaklaşırken yenilenme ve değişim isteği duymaktadır.
Yılsonu Duyguları ve İçsel Gelişim
Çokaygil, yıl sonunun getirdiği duygusallığın bir zayıflık değil, bireyin iç gelişiminin önemli bir göstergesi olduğunu ifade etti. Yılsonuna yaklaşıldıkça insanların zihninin geriye dönük çalışmaya başladığını ve bu durumun beynin "kapanan döngüleri tamamlama" eğiliminin bir sonucu olduğunu belirtti. Bu süreçte pek çok kişi, "Bu yıl nasıl geçti?", "Neleri başardım?", "Neleri yarım bıraktım?", "Değiştim mi?", "Kendim için ne yaptım?" gibi soruları kendisine yöneltir. Zihnimiz, yeni yıla daha düzenli bir başlangıç yapabilmek için yaşanan yılı anlamlandırmaya çalışır.
Kaygıyı Yönetmenin Yolu
Yeni yıl kaygısının her birey için farklı hissedilebileceğini belirten Ç Okaygil, sosyal medya paylaşımlarının ve çevreden gelen "Yeni yılda neler yapacaksın?" gibi soruların, kişiyi baskı altında hissettirebileceğini ifade etti. Bu tür düşünceler "Herkes ilerliyor, ben yerimde sayıyorum" gibi kaygılara yol açabilir. Ancak, bu kaygının temelinde "yetişememe" hissi yatmaktadır. Zihnimiz, yıl bittiğinde defterin tamamen kapanmasını bekler ama gerçekte bu böyle değildir. Bu nedenle yeni yıl kaygısını yönetmenin en sağlıklı yolu, "Hiçbir şey bitmedi. Her şey devam ediyor" şeklinde kendimize hatırlatmalarda bulunmaktır.
Küçük Adımlarla Hedef Belirleme
Yeni yılın gelmesiyle birlikte hedef belirleme isteğinin arttığına dikkat çeken Çokaygil, yılbaşında konulan büyük hedeflerin çoğunun kısa sürede bırakıldığını açıkladı. Bunun sebepleri arasında beynin büyük değişimlere uyum sağlamakta zorlanması yer alıyor. Bunun yerine, küçük ve sürdürülebilir adımlar atmanın daha etkili olduğunu vurguladı. Psikolojide "Küçük Adım Teorisi" olarak bilinen bu yaklaşımda, küçük eylemler başarıya dönüştükçe beyinde dopamin salgılanmakta ve birey bu davranışları tekrar etmeye motive olmaktadır. Dolayısıyla "Her gün 10 bin adım" hedefi yerine "Günde 5 dakika yürüyüş" gibi daha gerçekçi hedefler belirlemek, uzun vadede daha kalıcı sonuçlar doğurmaktadır. Hedeflerin sürdürülebilir olmasının sırrı, küçük başarıların büyük kararlılığa dönüşmesidir.
