Yılmaz, Türkiye'nin savunma sanayisinde yerli üretimin önemine değinerek, "Savunma sektörü sadece güvenlik için değil, stratejik bağımsızlık için de kritik," ifadelerini kullandı. Ayrıca, yerli savunma sistemlerinin, Türkiye’nin bağımsızlığını pekiştirdiğini vurguladı. 250 binden fazla firma ve genç uzman ile savunma alanında ilerlediklerini belirten Yılmaz, Türkiye’nin savunma gücünün 7 milyar dolardan 10 milyar dolara çıktığını ifade etti. Yılmaz, uluslararası iş birlikleri ile Türkiye’nin stratejik hedeflerine doğru ilerlediğini ve bu süreçte elde edilen başarıların etkilerini gözlemlediklerini belirtti.
Yerli sistemlerin, Bayraktar ve HÜRJET gibi projelerin Türkiye’nin savunma modernizasyonu sürecinde önemli rol oynadığını söyleyen Yılmaz, Altay tanklarının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tesliminin tarihi bir an olduğunu da sözlerine ekledi. Yılmaz, Türkiye’nin terörle mücadelesinin önemli sonuçlar doğurduğunu vurgulayarak, bölgesel güvenliği sağlama çabalarının devam ettiğini belirtti.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinen Yılmaz, Netanyahu yönetiminin mevcut ateşkesi bozma çabalarına dikkat çekti. Uluslararası toplumun geç kaldığına ve insani yardım için barışçıl bir ortam oluşturmakta yetersiz kaldığına işaret eden Yılmaz, Türkiye'nin ateşkesi güçlendirmek ve insani yardımları sağlamak için çaba gösterdiğini ifade etti.
Yılmaz, Türkiye’nin uluslararası iş birliğine ihtiyaç duyduğunu, daha adil bir dünya için müttefiklerle çalışılması gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda uluslararası toplantıların düzenlenmesinin ve farklı bakış açılarını öğrenmenin önemine dikkat çekti.
