İstanbul'da orman alanlarının tahrip edildiği ve maden alanlarının zarar gördüğü iddialarıyla ilgili hazırlanan iddianamede, Başsavcılıkça yapılan tespitler kapsamlı bir şekilde ele alındı. Edinilen bilgilere göre, uydu görüntüleri kıyaslandığında, izinsiz olarak maden alanlarında yapılan çalışmaların, gözle görülebilir şekilde doğaya zarar verdiği kaydedildi. 2022-2025 yılları arasında herhangi bir izin olmaksızın gerçekleştirilen bu faaliyetlerin, kamuoyuna zarar vermediği izlenimi vermek amacıyla yapıldığı ifade edildi.
İddianamede yer alan bilgilere göre, şüpheli İmamoğlu'nun talimatıyla, şüpheli Fatih Keleş ve İbrahim Bülbüllü'nün koordinasyonunda, Murat Gülibrahimoğlu'nun devlet adına çalıştığı söylemiyle maden alanlarının baskı ve tehdit yoluyla satın alındığı belirtildi. 2021 sonrasında, İSTAÇ'ın kontrolündeki alanların İBB tarafından kullanılmadığı, bunun yerine bu alanların maden sahası olarak Gülibrahimoğlu'nun şirketleri tarafından kullanıldığı ifade edildi. Sözleşmelerin, kamu zararını gizlemek ve kaçak hafriyat alanına göz yummak amacı taşıdığı belirtildi.
Öte yandan, izinsiz döküm yapılan alanlarda inşaat hafriyatı ve atık niteliğindeki dökümlerin gerçekleştirildiği, sahadaki döküm izni ile ilgili yapılan savunmaların suçtan kaçmaya yönelik olduğu vurgulandı. İddianamede, maden sahasında herhangi bir hafriyat döküm izni bulunmadığı, dolgu amacıyla izin verilen alanlar dışındaki yerlerde faaliyet gösterilmediği bilgisi de yer aldı.
