İzmir'de, dijital yorgunluk sorunu özellikle pandemi sonrası birçok bireyde belirgin hale geldi. Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, sürekli yorgunluğun bedenin ve zihnin alarm sistemi olduğunu belirterek, bu durumun çözümünün yaşam ritmini yeniden düzenlemekten geçtiğini ifade etti. Özellikle gençler ve çalışanlar arasında artan ekran süresi, uyku bozuklukları, anksiyete ve özgüven sorunları ile ilişkilendiriliyor. Bu bağlamda, dijital hijyen ve dijital detoks kavramları daha fazla gündeme gelmeye başladı. Dijital detoks, zaman yönetimi ve sınır koyma becerilerini geliştirmenin yanı sıra yorgunluk hissini de azaltabilir.
Dijital detoks uygulamalarında, yatmadan bir saat önce ekranların kapatılması, beynin uyku hormonu melatoninin salgılanmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, belirli saatlerde bildirimlerin kapatılması, sürekli tetikte olma halini azaltarak dinlenme fırsatı sunar. Dr. Yaşar, zaman yönetiminin sadece görevlerin listelenmesi değil, aynı zamanda enerjinin yüksek olduğu saatlerin belirlenerek bu saatlerde en zorlu görevlerin yapılması gerektiğini önerdi. Anı yaşamaya odaklanmak ise zihnin geçmiş kaygıları veya gelecek endişeleri arasında dolaşmasını azaltabilir. Farkındalık ve nefes egzersizleri, zihinsel dengeyi sağlamak için faydalı olabilir.
Ayrıca, sosyal etkileşimlerin yalnızlık ve tükenmişlik riskini azalttığına dikkat çeken Dr. Yaşar, kendine karşı nazik olmanın, mükemmeliyetçilikle başa çıkmada etkili bir yöntem olduğunu vurguladı. Bireylerin, zorlu anlarında kendilerine destek olmalarının ve hatalarını yargılamak yerine anlayış göstermelerinin önemli olduğunu belirtti. Bu tür stratejiler, dijital yorgunlukla baş etme konusunda etkili çözümler sunmaktadır.