İzmir'de, jeotermal enerji yatırımları için 2025 yılı önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin jeotermal potansiyelinin sadece yüzde 11'inin kullanıldığını vurgularken, bu durumun sürdürülebilirlik açısından büyük bir fırsat sunduğunu belirtiyor. Ali Kındap, Türkiye'nin 2030 yılına kadar 3000 MW jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi hedefini gerçekleştirebilmesi için yatırımların, Yenilenebilir Enerji Destekleme Mekanizması kapsamına alınması gerektiğini söyledi. Ayrıca, bu sürecin 2040 yılına kadar uzatılmasını talep ettiklerini de dile getirdi.
Kındap, jeotermal enerjiye yatırım yapmak isteyen girişimcilerin, lisans, izin ve ruhsat aşamalarını en iyi ihtimalle beş yılda tamamlayabildiğini ifade etti. Bugün birçok yatırımcının bu alana ilgi gösterdiğini ancak mevcut mevzuat nedeniyle 30 Aralık 2030 tarihine kadar yatırımlarını devreye alamama riskiyle karşı karşıya olduklarını belirtti. Türkiye’nin enerji bağımsızlığı açısından jeotermalin önemli bir alternatif olduğunu kaydeden Kındap, bu sürecin kamu stratejilerine dahil edilmesini istediklerini vurguladı.
Bunun yanı sıra, jeotermalin tarımsal üretim ve gıda arz güvenliği açısından stratejik bir öneme sahip olduğu da ifade edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın projelendirdiği Organize Tarım Bölgeleri'nin jeotermal kaynaklarla entegre edilmesi gerektiği vurgulandı. Bugüne kadar 42 ilde 61 OTB projelendirildi ve bunlardan 15'inin jeotermal enerji ile desteklendiği belirtildi. Gönen'de kurulacak OTB'nin bu alanda dünyanın en büyük projesi olacağına dikkat çekildi.
Son olarak, Türkiye'nin termal turizm potansiyelinin çok altında kaldığını da söyleyen Kındap, 2026 ve sonrasında hizmete girmesi planlanan 18 termal otel ile birlikte termal yatak sayısının 8 bin 738'e ulaşacağını ifade etti. Ancak bu seviyenin yeterli olmadığını belirterek, Türkiye'nin de Japonya gibi termal sağlık turizminden önemli gelir elde etme hedefi belirlemesi gerektiğini vurguladı.
