Ölüm kelimesi insanlara soğuk gelebilir.
Ama nasıl ki doğum olayı gerçek ve normalse, ölüm de aynı şekilde gerçek ve normal karşılanmalıdır.
Yalnız insanları üzen bir ölüm olayı var ki..
O da erken ölümdür.
Şahsen ölüme inanan ve kendini hazırlayan biri olarak hayattaki tek isteğim, çocuklarım benden önce ölmesin.
Yoksa, anneniz, babanız, eşiniz ve diğer akrabalarınız vadesi dolduğunda elbette birgün hayata gözlerini yumacak ve aramızdan ayrılıp gidecek. Bunların içinde bu satırları yazan da, okuyan da olacak.
Yani ölümden kaçış yok!..
Açıkçası, Ölüm denilen olay hepimizin başına gelecek elbet.
Dün ona, bugün buna, yarın sana ya da bana..
Nasıl ki insanoğlunun doğumu, büyümesi, yaşaması normal karşılanıyorsa, ölümü de normal ve hayatın bir gerçeği olarak kabul etmek gerekiyor.
Ancak, bazı insanların çok genç yaşta ve en verimli çağında apansız olarak aramızdan ayrılması kabul edilmesi zor bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Bir insanın sevdiklerinin arasından genç ve erken yaşta ayrılması her ne kadar kabul edilmese de ölüm denen gerçek başımıza geldiği zaman istesek de istemesek de kabul etmek zorunda kalıyoruz.
İşte bu kez ölüm şerbetini içen çok genç bir kardeşlerimiz var.
Belki de hiçbirinin adını duymadık..
Yüzünü görmedik..
Hatta fotoğrafını bile görmemiş olabiliriz.
Ama o yiğitler.. O aslanlar, o ciğer parelerimiz bizler için canlarını feda ediyorlar.
Dün 10 Aralık’ta İstanbul’da Dolmabahçe’de polis, sivil demeden 44 yiğit insan teröre kurban gitti. Aralarında bir tane de Tarsus’lu polisimiz vardı. Yaralı kurtulan bu yiğidimize de üzüldük, yaralı kurtulması tesellimiz oldu. Tedavisi devam eden yiğidimize acil şifalar diliyoruz.
O canların acısını yüreğimizde hissederken bu kez geçen Cumartesi günü 17 Aralık tarihinde Kayseri’de bir patlama oldu.
Hepsi de birbirinden değerli bu vatan evladı askerlerimizende 14”ü yine bizleri korudukları bu gençlik çağlarında terör belasının kurbanı olarak şehit oldular. Şehit düşenleri tanımasak da, onlarda bu vatan için bir asker olarak can verdiler. Yaralı kurtulanların aralarında üç tanede Tarsus’lu hemşehrimiz vardı.
Kayseri’deki hain saldırı sonrası ambulanslarla hastanelere kaldırılan askerlerden Celal Erbay, Recep Genç ve Semih Yılmaz'ın tedavileri sürüyor.
Gelen bilgilerde Tarsus’lu hemşehrilerimizden Celal Erbay ve Semil Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Recep Genç'in ise Kayseri Memorial Hastanesi'nde tedavisi sürüyor. Çok şükür bu üç askerimizin de diğer yaralılar gibi sağ olması ve tedavi altında olması bizlere teselli oldu.
Ancak, önceki gün öğle saatlerinde yayılan bir dedikodu bizleri üzdü. Bizleri arayan bazı kişiler Tarsus”lu yaralı askerlerden birinin vefa ettiğini bildiriyordu. Sonra bunudiyan biri daha aradı. İster istemez endişelendik, aradık, sorduk.
Çok şükür gelen bu duyum asılsız çıkmıştı.
Yine geçtiğimiz gün İstanbul’daki terör saldırısında yaralanan polis kardeşimiz içinde bazı kişiler vefat ettiği yönünde asılsız haberler duymuşlardı. O haberde asılsız çıktı.
İnsanlar arasına nifak sokmak, onların üzüntüsünden sevinç duymak isteyenler, insanları endişelendirmekten sevinç duyanlar olabilir.
Bu gibi insanlar kötülük yapmaktan veya insanların öldüğünü dedikodu olarak yaymaktan ne haz alırlar bilemiyorum.
Dileğim, tüm hemşehrilerimizin bu tür dedikodulara kulak asmaması.
Allah terörden beslenenlerin belasını versin derken, terör olaylarında şehit düşen kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum.
Yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.
Elbette ölüm hayatın gerçeği.. Ama ölüm; Allah’tan gelsin, doğal yollardan gelsin.
Ölüm kalleşlerden, hainlerden, teröristlerden gelince kabul etmek biraz zor geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.