Radyoloji uzmanı Büyükceran, meme kanseri riskine dair önemli bilgiler paylaştı. 40 yaşından itibaren ortalama risk grubundaki kadınlar için yılda bir mamografi çekimlerinin yapılması gerektiğini vurguladı. Mamografinin düşük doz X-ışını kullandığını belirten Büyükceran, bu işlemin maruz kalınan radyasyonun yaklaşık 7 haftalık doğal ortam radyasyonuna eşit olduğunu açıkladı. Uluslararası sağlık otoriteleri, bu düşük dozun sağlığa zarar vermediğini ve faydalarının risklerden daha fazla olduğunu net bir şekilde ifade ediyor. Dolayısıyla, mamografi bir risk değil, hayat kurtaran bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Gereksiz Tedavi Riski ve Çözüm Yolları
Bunun yanı sıra, mamografiyle ilgili asıl kaygının fazla tanı konulması olduğunu belirten uzman, gereksiz tedavilere yol açmamak için her kadının klinik öyküsü, şikayetleri ve görüntüleme bulgularının bir bütün olarak değerlendirildiğini vurguladı. Bu kararların, bir meme merkezi çatısı altında farklı branşların katkısıyla alındığı ifade edildi.
Yoğun Meme Yapısı Olan Kadınlar İçin Öneriler
Büyükceran, meme dokusunun yağ dokusu ve fibroglandüler doku olarak ikiye ayrıldığını açıkladı. Yoğun meme yapısının, beyaz görünen fibroglandüler dokunun fazla olduğu memeler için kullanıldığını belirtti. Bu durumda, tümörlerin de beyaz renk ile izlendiği için yoğun memelerde kitlelerin arka planda gizlenebileceği uyarısında bulundu. Ultrason, bu zorluğun üstesinden gelmek için en önemli yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, meme MR’ı yüksek riskli kadınlarda tarama ve mamografi ile ultrasonun yeterli olmadığı durumlarda önemli bir rol oynuyor. Güncel çalışmalar, mamografinin sınırlı olduğu yoğun meme yapısına sahip kadınlar için 50 yaş sonrası ek tarama yöntemi olarak her 4 yılda bir MR öneriyor. Sonuç olarak, meme radyolojisi, meme kanseriyle mücadelenin kritik unsurlarından biridir ve farklı yöntemlerin bir arada kullanılmasıyla erken tanı ve gereksiz tedavilerin önlenmesine katkı sağlıyor.
Kaynak: Mersin Haber + IHA