Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV’de yayınlanan programda Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı. Balyoz davasına ilişkin gerekçeli kararın açıklanması üzerine Arınç, "Bu kararların verilmesi, Balyoz davasının nihayete erdiğini gösteriyor. Kamuoyunun yakından tanıdığı yüksek rütbeli subayların da yer aldığı bu davada, daha önce yayınlanan belgeler hakkında ciddi bir dava süreci yaşandı. Uzun süre devam eden davada mahkumiyet kararları verildi ve Yargıtay, bu kararların çoğunu onayladı. Ancak, deliller sahte veya değiştirilmişse, mahkemenin başka bir karar vermesi mümkün değil. Ergenekon davası ve diğer benzeri davalar da bu kapsamda ele alınabilir. Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın durumu da benzer bir örnektir; kendisi uzun süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. Yargının tarafsızlığı üzerine düşünmemiz gerekiyor. Önceden özel yetkili mahkemeler olarak bilinen mahkemeler, sonradan yetkilerini ağır ceza mahkemelerine devretti. Bu süreçte, hakimlerin ve savcıların bazı delilleri sanıklar aleyhine kullandığı iddiaları gündeme geldi. Yargının tarafsızlığına gölge düşüren durumlar varsa, bunun sonuçları olabilir. Son günlerde, yetkisi olmadan adliyede işlemler gerçekleştiren bazı kişiler hakkında HSYK'nın harekete geçtiğini görmekteyiz. Bu durum, geçmişteki adaletsizliklerin yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor.
YARGIDAKİ TAHLİYE KRİZİ
Yargıda yaşanan tahliye krizine de değinen Arınç, "Geçtiğimiz günlerde, yargı tarihinde bir ilk gerçekleşti. Bazı kişiler, yetkileri olmadan adliyede işlemler yaptı. HSYK, bu iki hakimi görevden aldı ve ardından tutuklandılar. Hukukta yaşanan adaletsizliklerin düzeltilmesi için HSYK'nın sorumlulukları bulunuyor" dedi. Arınç, insanların adalete olan güveninin zayıfladığını ve hukukun yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.
PARALEL YAPI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Paralel Yapı" konusundaki açıklamalarının sorulması üzerine Arınç, "MGK, anayasamızda yer alan bir kuruluştur ve burada alınan kararların gizli olduğunu belirtti. Paralel devlet yapılanmasıyla ilgili tehditlerin milli güvenlik siyaset belgesine girdiği doğrudur. Ancak, bu tehdidin somut bir şekilde belirlenmesi ve önlenmesi gerekmektedir. Yasal çerçeve içinde faaliyet gösteren herkes özgürdür, ancak devleti ele geçirmeye yönelik bir yapı varsa, bunun tehlikeli olduğu açıktır" ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecinin devam ettiğini belirten Arınç, "Nevruz'da verilen sözler yerine getirilseydi süreç daha iyi bir noktaya ulaşabilirdi. Ancak günümüzde bu durumun zor olduğu anlaşılıyor" dedi. HDP'nin parlamentoya girememesinin çözüm sürecini etkileyip etkilemeyeceği konusunda ise Arınç, "Bu süreci başlatan biziz ve gerektiğinde başka aktörlerle de devam edebiliriz" şeklinde konuştu.
