Erzurum'da hava kalitesi üzerine yapılan araştırmalar, kirliliğin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyuyor. Alınan bilgilere göre, özellikle solunum ve kalp-damar hastalıkları açısından risklerin arttığı belirtiliyor. Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı bulunan bireyler, hava kirliliğinden en fazla etkilenen gruplar arasında yer almakta. Kirliliğin bitki örtüsü, hayvan yaşamı ve bölgesel ekonomi üzerinde de olumsuz etkileri olduğu ifade ediliyor.
Hava kirliliği eğilimleri incelendiğinde, PM10'un en baskın kirletici olduğu görülüyor. Kış aylarında PM10, SO ve NO değerlerinde belirgin bir artış yaşanırken, bu durum ısınma sezonunun başlayacağı Ekim-Mart döneminde daha da belirgin hale geliyor. Diğer yandan, O3 kirliliği yaz aylarında zirve noktaya ulaşıyor. Saatlik değerlendirmelerde, sabah 07.00-10.00 ve akşam 16.00-20.00 saatleri arasında tüm kritik kirleticilerde artış gözlemleniyor. Bu durum, yoğun iş ve okul trafiği ile ısınma amaçlı soba ve kalorifer kullanımının aynı saatlere denk gelmesinden kaynaklanıyor.
Nüfus ve taşıt sayısındaki değişimlerin hava kalitesine etkisi de vurgulanıyor. Kent merkezindeki nüfus artışı sınırlı olsa da, motorlu taşıt sayısındaki %5,66’lık artış, trafik kaynaklı kirliliği artıran önemli bir unsur olarak değerlendiriliyor. Mevsimsel olarak yaz döneminde hava kalitesi daha iyi iken, kış aylarında kirlilik seviyeleri ulusal sınır değerlerini zorlayabiliyor. Palandöken istasyonunda 2022 Mayıs ayında görülen PM10 artışının, bölgeye ulaşan toz taşınımı ile ilişkili olduğu resmi ölçümlerle tespit edilmiştir.
Erzurum’un topografyası, yüksek rakımı ve karasal ikliminin etkisiyle inversiyon olaylarına sıkça maruz kaldığı, bu durumun kirleticilerin atmosferde birikmesine neden olduğu ifade ediliyor. Çarpık kentleşme, yetersiz yeşil alanlar ve eski binalardaki izolasyon eksiklikleri de yerel kirliliği artıran faktörler arasında sıralanıyor.
Hava kalitesinin iyileştirilmesi için doğalgaz kullanımının artırılması gerektiği öneriliyor. Isınma kaynaklı kirliliğin azaltılması adına katı yakıt denetimlerinin sıklaştırılması, baca ve kazan bakımlarının düzenli yapılması ve kamu bilgilendirme çalışmalarının yaygınlaştırılması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, trafik kaynaklı kirliliği azaltmak için toplu taşımanın güçlendirilmesi, yeni çevre yollarının ve alternatif güzergahların oluşturulması önem taşıyor. Uzun vadeli çözümlerin, kentin topografik ve iklimsel özellikleri dikkate alınarak planlanması gerektiği vurgulanıyor.