Diyetisyen Erden, kahvenin düzenli olarak tüketilmesinin karaciğer yağlanması, fibrozis ve siroz risklerini azaltabileceğini belirtti. Kafeinsiz kahvenin de benzer sağlık yararları sağladığını ifade eden Erden, bu etkinin yalnızca kafeinden kaynaklanmadığını, kahvenin bitkisel bileşenlerinin de önemli rol oynadığını söyledi. Uzun yıllar boyunca kahvenin kalp sağlığı için zararlı olduğu düşünüldüğünü ancak güncel verilerin bunun aksini gösterdiğine dikkat çekti. Ölçülü kahve tüketiminin kalp hastalığı riskini artırmadığı, hatta koruyucu etkileri olabileceği yönünde bulgular bulunduğunu aktardı.
Erden, her gün günde 2-3 fincan kahve içen bireylerde Parkinson ve Alzheimer hastalıklarının daha düşük oranlarda görüldüğünü belirtti. Ayrıca, geniş ölçekli çalışmaların, düzenli kahve tüketiminin Tip 2 diyabet gelişme riskini yüzde 20 ila 30 oranında azalttığını gösterdiğini ifade etti. Günde 3-4 fincan kahve tüketiminin bu riskin anlamlı şekilde azalmasına katkı sağladığı kaydedildi. Günlük kafein alımının 400 mg yani yaklaşık 4-5 fincan kahve ile sınırlı tutulması gerektiği vurgulandı.
Kahvenin biyoaktif bileşenlerinin, metabolik dengeyi desteklemede rol oynadığına dikkat çeken Erden, polifenoller ve klorojenik asidin antioksidan etkileri sayesinde oksidatif stresi ve kronik inflamasyonu azalttığını açıkladı. Ayrıca, bazı araştırmaların kahve tüketiminin insülin duyarlılığını artırdığı ve pankreas hücre fonksiyonlarını koruduğunu gösterdiğini belirtti. Günde 3-5 fincan kahvenin koruyucu etkilerle ilişkili olduğunu vurguladı.
Diyetisyen Erden, sade ve şekersiz kahve tüketiminin faydalarının daha belirgin olduğunu, şeker ve krema ile hazırlanan kahvelerin bu etkinin azalmasına neden olabileceğini söyledi. Ayrıca, kahvenin su yerine geçmeyeceği ve diüretik etkisi dolayısıyla günlük su tüketiminin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Her bireyin günlük 2-2,5 litre su içmesi tavsiye edilmektedir.
