Ali Hızar, Avrupa'daki Türklerin yalnızca yurt dışında yaşayan vatandaşlar olarak değil, stratejik bir diaspora gücü olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda, Avrupa'daki Türklerin hukuki, sosyal ve ekonomik haklarının tek merkezden takip edilmesi önemlidir. Ayrıca, ırkçılık, ayrımcılık ve İslamofobiye karşı daha güçlü bir devlet refleksi geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Eğitim alanında ana dil, kültür ve tarih bağlarının korunması, gençlerin Türkiye ile bağlarını koparmadan Avrupa'da başarılı bireyler olarak yetişmesini sağlamak amacıyla burs, staj ve kariyer programlarının artırılması gerektiğini kaydetti.
Hızar, ayrıca sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasıyla koordineli, sahaya dokunan ve kalıcı hizmet modellerinin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Eğer gerekli hizmetler götürülmezse, bu bağların zamanla zayıflayabileceği uyarısında bulundu. Hızar, "Bağlılık yalnızca söylemle değil, hizmetle güçlenir. Vatandaşımıza eğitimde, hukuki destekte, ekonomik iş birliklerinde ve sosyal hayatta dokunamazsak bu bağı korumamız mümkün olmaz" şeklinde konuştu.
Bu önerinin bir eleştiri değil, yol gösterici ve yapıcı bir devlet tavsiyesi olduğunu belirten Hızar, "7,2 milyonluk Avrupa Türkü, doğru politikalarla Türkiye’nin en güçlü yumuşak gücü olabilir. Bu potansiyeli korumak ve geliştirmek hepimizin sorumluluğudur" dedi. Genel Başkan Hızar, Avrupalı Türkler ve Göçmenler Bakanlığı'nın kurulmasının, Avrupa'daki vatandaşların daha kaliteli ve eşit hizmet almasını sağlayacağını vurgulayarak, Türkiye’nin diaspora politikasında yeni bir vizyonun kapısını aralayacağını da sözlerine ekledi.
