Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son altı ay içinde finansal piyasalardaki gelişmeleri değerlendirdi. Rapora göre, iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecinde ülkeler arasında belirgin bir farklılık yaşanıyor. Özellikle ABD, diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha güçlü bir büyüme sergilerken, Euro Bölgesi ekonomik büyümede zayıf bir seyir izlemeye devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı ise yavaşlama gösterdi.
Enflasyon oranları gelişmiş ülkelerde hedeflerin altında kalırken, gelişmekte olan ülkelerde ise yukarı yönlü bir hareket gözlemleniyor. ABD'nin faiz artırım sinyalleri ve para politikasındaki belirsizlikler, küresel piyasalardaki veri akışının daha hassas hale gelmesine neden oldu. Bu süreçte dolar, diğer para birimlerine karşı güçlenirken, gelişmekte olan ülkelerdeki sermaye hareketleri dalgalı bir seyir izledi.
2015 yılının ilk çeyreğine ait göstergeler, yurt içi iktisadi faaliyette dış talepteki yavaşlamanın etkisiyle bir miktar ivme kaybı yaşandığını ortaya koydu. Ancak yılın ikinci çeyreğinden itibaren Avrupa Birliği'ndeki kısmi toparlanmanın etkisiyle iktisadi faaliyetin ılımlı bir artış eğilimine geri döneceği öngörülüyor. Enflasyon görünümünde, temkinli para ve maliye politikaları ile alınan önlemler olumlu etki yaratsa da, gıda fiyatlarındaki artışlar ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enflasyondaki iyileşmeyi sınırlı tutuyor. Bu bağlamda, TCMB para politikasındaki temkinli yaklaşımını sürdürüyor.
Cari işlemler dengesinin iyileşmesi ve mali disiplinin devam etmesi, risk primlerinin ve enflasyonun düşmesine katkı sağladı. TCMB, para politikasında temkinli duruşunu sürdürürken, döviz likiditesini ve uzun vadeli borçlanmayı destekleme amacıyla çeşitli tedbirler alıyor. Alınan makro ihtiyati önlemler, hanehalkının finansal yükümlülüklerinin varlıklarına oranındaki iyileşmeyi devam ettiriyor. Hanehalkının yalnızca Türk lirası cinsinden borçlanması, finansal piyasalardaki oynaklık döneminde borç ödeme gücünü koruyor. Reel sektörün kredi talebi ise Türk lirası işletme sermayesi finansmanı ve mevcut borç yenileme ihtiyacına dayanıyor.
Bankacılık sektöründeki kredi büyüme oranları makul seviyelerde kalırken, alınan tedbirler ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı artmasını sağlıyor. Bankaların takipteki alacak oranı ise yatay bir seyir izlese de, iktisadi faaliyetin zayıf seyri ve kur oynaklığı kredi riskinin takibini zorunlu kılıyor. Mevcut sermaye tamponları, olası kredi riski zararlarını karşılayabilecek seviyede bulunuyor. TCMB'nin zorunlu karşılık uygulamasındaki değişiklikler, bankaların yurt dışından sağladıkları kaynakların ortalama vadesini uzatmaya yardımcı oldu. Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara yapılan faiz ödemeleri, bankaların çekirdek fonlama kaynaklarının kullanımını artırdı. Tüm bu adımlar, ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmayı hedefliyor. Gerekli görüldüğünde ilave önlemler alınabileceği ifade edildi.
Sonuç olarak, Türkiye'deki finansal istikrar, son altı ayda küresel piyasalar ve yurt içi ekonomik gelişmelerin etkisiyle, bir önceki altı aya göre daha zayıf bir seyir izliyor.
Kaynak: Mersin Haber + IHA