Prof. Dr. Özyol, No Touch Lazer yönteminin temel özelliklerini aktardı. Geleneksel PRK yönteminden farklı olarak, korneanın en üst katmanı mekanik aletler veya alkol kullanılmadan, doğrudan lazerle çıkarılıyor. Ardından, aynı lazerle kornea dokusu yeniden şekillendirilerek görme kusurları düzeltiliyor. Bu süreç, hastanın yalnızca lazer ışığına bakarak kısa süre içinde tamamlanıyor.
İşlemin avantajları arasında, gözle temasın olmaması nedeniyle cerrahi kaygıları olan hastalar için psikolojik bir konfor sağlanması yer alıyor. Ayrıca, korneada flep oluşturulmadığı için komplikasyon riskleri azaltılıyor. İnce korneası olan veya klasik LASIK yöntemine uygun olmayan hastalar için alternatif bir seçenek sunulmakta. Ancak, epitel tabakasının yenilenmesi gerektiği için ilk günlerde ağrı ve sulanma gibi geçici rahatsızlıklar yaşanabiliyor. Tam görme netliğine ulaşmak zaman alabiliyor. Prof. Dr. Özyol, bu yöntemle gözlük ve lens bağımlılığından kurtulmak isteyenlerin de detaylı bir göz muayenesi ve hekim değerlendirmesi ile uygunluklarının belirlenmesi gerektiğini vurguladı.